
Bir bilge ve öğrencileri bu
adayı incelemek amacıyla gezi düzenlemişlerdi. Bir gemiyle zor da olsa
adaya ulaşmışlar, ilk olarak birinci kabile ile karşılaşmışlardı.
Bu kabilede ateşin kontrolü
sadece rahiplerdeydi. Ateşin kullanma hakkının kendilerine verilmiş bir kutsal
armağan olduğuna kabiledekileri inandırmışlardı. Sadece rahipler ısınıp, sıcak
yemek yerken, kabiledekiler üşüyor ve yemeklerini pişirmeden yiyordu.
Öğrencilerinden biri öne atıldı:
– Ben bu kabiledeki herkesin
ateşten yararlanmasını sağlayacağım. Onun için burada kalacağım.
Bilge ve diğer öğrenciler onu
orada bırakıp yollarına devam ettiler, ikinci kabile ile karşılaştılar.
Bu kabilede ateş yakan kimse
yoktu. Ateşi çok eskiden görmüşler. Ateş yakmaya yarayan tüm araçlara
tapıyorlardı. Ateşin ilahi bir güç olduğuna inanıyorlardı.
Bir öğrenci daha öne atıldı:
– Ben de burada kalıp, herkese
ateşi nasıl yakacaklarını öğreteceğim.
Onu orda bırakıp diğerleri yola
devam edip üçüncü kabilenin yaşadığı yere ulaştı.
Bu kabilede ise bir zamanlar
ateşi adaya getiren adamın totemlerini yapmışlar, her yere yerleştirmişler ve
ona tapıyorlardı. Ateşi getiren adamın tanrı olduğuna karar vermişler, çok uzun
zaman önce ateşi görmüşler. Ama sonra kimse ateş yakmayı denememişti.
Öğrencilerden biri daha atıldı:
– Ben de burada kalıp, bu
kabileye ateşi nasıl kullanacaklarını öğreteceğim.
Diğerleri adayı gezmeye devam
edip, dördüncü kabilenin köyüne vardılar.
Dördüncü kabile de ateşin
kendisi tanrı yerine konulmuştu. Ateş yakmayı yine bilmiyorlardı. Ama hep
ateşin gücü, kutsallığı hakkında konuşuyorlardı.
Başka bir öğrenci de bu köyde
kalmak istedi. Bilge ve öğrencileri adayı biraz daha gezip dört köyde kalan
öğrencileri almak için tekrar aynı yolu izleyerek geri döndüler.
Birinci köye vardıklarında öğrendiler ki; öğrenci ateşi herkesin
kullanabileceği söyler söylemez, rahiplerce suçlanmış, rahiplerin
kışkırtmasıyla bir yabancının sözlerine inanmak yerine kendi rahiplerine inanan
kabiledekiler de öğrenciyi yakalayıp rahiplerinin ateşiyle yakmıştı…
İkinci köydeki öğrenciyi almaya gittiklerinde, buradaki öğrenci halkın tapındığı
aletleri kullanarak ateş yakar yakmaz halk korkmuş, tapındıkları nesnelerin
böyle kullanılmasına tepki göstermiş ve öğrenciyi öldürmüşlerdi.
Üçüncü köydeki öğrenci, önemli olan ateşi yakmanız, bir insanın totemine tapmak
doğru değil diye söze başlayınca hemen onu da öldürmüşlerdi.
Dördüncü köydeki öğrenci de ateşe tapmanın doğru olmadığını, önemli olanın ateşi
kullanmak olduğunu, ateşin aslında ne olduğunu anlatmaya başladığı anda
öldürülmüştü.
Bilge ve kalan diğer öğrenciler
çaresiz gemiye döndüler, adadan uzaklaştılar. Bilge başlarına gelen acı
durumdan çıkarılacak ders için öğrencilerine dedi ki:
– Cahiller bildiklerini doğru
zanneder, onlara yeni bilgiler öğretmek istediğinizde size direnirler. Yeni
bilgiler cahiller için huzursuzluk kaynağıdır. Bu cahillere herhangi bir şey
öğretmek de çok zordur. Gerçekten bilgili insanlardan nefret ederler. Onları
yakarlar ve kendilerine göre cezalandırırlar.
Hayat akarken her zaman yeni şeyler öğreniriz, bu yeni öğrendiklerimiz eski
bildiklerimizle çeliştiğinde huzursuz oluruz. Şimdiye kadar bildiklerimizin
yanlış olduğunu kabul etmek istemeyiz. Bilge bir insan şu an bildiklerine şüphe
ile yaklaşır, bilgilerini sorgular, yeni bilgilere açık olur. Cahil insan ise
ilk olarak ne öğrendiyse onlarla yetinir. Bilgilerinin doğruluğunu sorgulamayıp
körü körüne inanır. İnsanı diğer canlılardan ayıranın akıl olduğunu unutur
yalnız duygularıyla hareket eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder