Günün Sözü

"Sen ey tanrılar alevi ey eliziyum kızı Biz mabedine gideriz mest olmuş halde senin Adetin ayırdığı şeyler hep sihrinde gizlenir Daima kardeş olur insanlar gölgende senin Medeniyet insanlığa güneş gibi nur saçar Bilgimizin ışıkları karanlıkta yol açar Bu yol bizi mutluluğun kucağına götürür Neş’e ile bağlı dostluk insanlığı yürütür Kardeş olun ey insanlar bunu ister tanrımız Bu dünyada her şey geçer en son sana dost kalır İnsanlığa doğruluğa göğsünü aç korkmadan Hür doğmuştur insanoğlu hür yaşamak hakkıdır"

15 Ekim 2016 Cumartesi

Depresyon Hissinden Uzaklaşmak İsteyenlere Sinematerapi İçerikli 10 Film

Patch Adam (1998)


“Bir hastalığı tedavi ettiğinde, kazanabilir ya da kaybedebilirsin. Ama bir insanı tedavi ettiğinde, sana garanti veriyorum, sonuç ne olursa olsun kazanacaksın.”
Robin Williams’ın unutulmaz oyunculuğunu izlediğimiz bir filmdir. Patch Adam, biyografi tadındadır. Patch, intihar eğilimiyle girdiği akıl hastanesinde, doktorların ve hemşirelerin hastalarına olan olumsuz tavrı sonucu; hastaneden çıktığında ilk iş olarak kendisini bir tıp fakültesine yazdırır. Hümanizm felsefesiyle hastalarına şifa olur. Çünkü sevginin yenemeyeceği hastalık yoktur. Onun mizahi yönü, birçok hastasına tat verir. Film sayesinde, farklı bir doktor kişiliği ile tanışma fırsatı buluruz.
With Honors (1994)

Monty son sınıf öğrencisidir. Bitirme tezine hazırlanırken, elinde tek kopyası olan tezini çoğaltmaya çalışmak için kendini dışarıda bulur. Ayağı takılır ve tezi kütüphane binasının alt katına düşer. Tezini almak için aşağıya inen Monty orda yaşayan evsiz Simon ile karşılaşır. Tezi okuyan Simon, Monty’nin yazdıklarının çok gereksiz, hayatında ona hiçbir şey katmayacağını söyler. Monty ile bir anlaşma yapar. Kendisine kalacak bir yer ve yemek verecek olan Monty’ye her gün bunun karşılığında tezinden bir sayfa verecektir. Simon, hayata bakış açısı farklı bir insandır. Hem Monthy’nin arkadaşlarına, hem de kendisine çok şey katacak bir ev arkadaşlığı süreci yaşarlar.
Umudunu Kaybetme (2006)

“Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söyler.”
Umudunu Kaybetme, modern dünyanın bize anlattığı bireyselleşme, yabancılaşma ya da yalnızlık gibi hayatın anlamsızlığını anlatan konulardan sıyrılıp insan odaklı hayatta ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşanılsın umut kapısının hiç kapanmadığını gösteren bir dil ve anlatış sunuyor. Karşımızda, iflas etmiş ve eşi tarafından terk edilmiş bir baba figürü var. Oğluyla birlikte önlerine gelen her engeli aşarak, umudun pençesine dört elle sarılarak tutunuyorlar. Film, akılda kalıcı birçok derinlikli diyalog ve etkileyici sinematografisiyle ayrı bir yere sahiptir.

Forrest Gump (1994)

“Annem hep şöyle derdi: Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir. Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.”
Forrest Gump, 1994 yapımı bir Robert Zemeckis filmidir. Filmde hayatın zorluklarını aşmaya çalışan bir adamın hikayesini izleriz. Forest, üzerinden Amerikan kültürüne ve hayatına dair birçok askeri, kültürel ve siyasi olaylarıda yaşamış oluruz. Forrest, akıl bakımından biraz yoksul kişiliktir. Bu yapısı onun için bir engel oluşturmamıştır. Hayata ve başarıya korkusuzca atılımlarda bulunmuştur. Forest’ı bir gün Vietnam savaşına giden bir asker, başka bir zaman diliminde Beyaz Sarayda şeref madalyası almış biri olarak görürüz. Belki de hayatta yılmamanın kendine güvenli ve kararlı bir yol çizmenin örneğini sunar. Bunun yanı sıra dönemin popüler Amerikan şarkılarını da dinleriz. Kimi zaman Forrest’la birlikte eğlenir, kimi zaman hüzünleniriz ama hiç hayata olan umudumuzu ve arayışımızı kaybetmeyiz.

Neşeli Günler (1978)

Arzu Film yapıtları içerisinde, kuşkusuz ki yeri apayrı bir filmdir. Gerek başrollerinde Adile Naşit ve Münir Özkul’un olması gerekse mizahi senaryosu ile bir başyapıttır. Yıllar önce turşu suyu yapımı yüzünden ayrılmış iki çiftle karşılaşırız. Evlatlarının bir tesadüf sonucu tekrar karşılaşmasıyla ortaya mizahi bir ikinci bahar yaşama fikri çıkacaktır. Ve evlatlarının çabalarıyla bu tatlı-sert çift tekrar evlenecektir.

Evde Tek Başına (1990)

Kevin, ailesi tatile giderken yanlışlıkla evde unutulur. Bu sırada, kendini de büyük bir tehlikeylede karşı karşıya bulur. Evlerine, girmeye çalışan iki hırsızla, kurnaz zekasıyla baş etmek zorunda kalır.

Grease (1978)

Sinemanın klasikleri arasında yer alan müzikal gençlik filmidir. Konu merkezinde Amerika’daki lise öğrencilerinin hayatını alır. Bununla beraber, o dönemin Amerikan gençliğinin giyim tarzı, müzik dili ve arkadaşlık ilişkilerinde bir nostalji yapmış oluruz. Danny ve Sandy’nin aşk hikayesi ve müziksel atışmalarını izleriz.
Intouchables (2011)

“Seni duymadığım zaman çaresiz oluyorum..”
İnsanı içini ısıtan, umut verici bir filmdir. Hayat, insanlara hiç umulmayan hikayeler açar. Hiç bir araya gelmez dediğimiz insanları ortak bir kaderde buluşturur. Geçirdiği yamaç paraşütü kazası sonrası felç kalan İş adamı Philippe, onunla 7/24 ilgilenecek bir bakıcı arar. Evinde insanlardan izole bir hayat yaşarken hayatına Driss’in girmesiyle hayata ve en önemlisi kendine olan bakış açısı değişecektir.

Umut Işığım (2012)

İnsanlar plan ve program yaparken kader kıs kıs gülermiş. İşte bu filmdeki Pat Salitano karakteri için yazılmış bir söz olduğunu düşünüyorum. Salitano bir günde hayatına derin bunalımlar yansıtacak olaylar yaşayan ve bu olaylardan kurtulmaya çalışan bir tarih öğretmenidir. Eski karısına ve eski işine dönmek ister. Ama kader ona farklı bir yol sunmuştur. Bir yemek davetinde kendi gibi bunalımlı olan Tiffany ile tanışır. Ve bu karşılaşma Salitano için umut ışığı olur.
City Lights (1931)

City Lights, birçok Türk sineması filmlerininde ilham alıp uyarlandığı Charlie Chapline filmidir. Komedi ve duygusallığın kol kola gezdiği filmde, sokakta çiçek satan kör bir kızın, sokak serserisini zengin milyoner zannetmesiyle film hikayesi başlar. Charlie, sonrasında hayatını kurtaran bir milyonerden kız için yardım istemeye gider. Onu hayal kırıklığıyla dolu bir diyalog sahnesinde buluruz. Belkide zenginliğin yürekte olduğunu anlamamızı sağlayan bir filmdir.
kaynak: müthiş psikoloji

14 Ekim 2016 Cuma

3 Adımda Eleştiriye Karşılık Vermeyi Öğrenin


1. Empati
Biri sizi eleştirdiğinde ya da saldırdığında, size yardım etmek istiyor da olabilir incitmek de isteyebilir. Dünyayı, eleştirenin gözünden görmeye çalışın. Daha açık ve beğenmediği konu hakkında daha belirli olmasını söyleyin.

2. Eleştireni Silahsızlandırmak
Eğer biri size ateş ediyorsa, üç seçeneğiniz vardır: Kalkıp karşı ateş açabilirsiniz -bu genellikle savaşa ve karşılıklı yıkıcılığa yol açar; kaçabilirsiniz ya da çevik bir hareketle kurtulursunuz – bu genellikle aşağılanma ve özgüven kaybıyla sonuçlanır; veya oturup beceriyle karşınızdakini silahsızlandırırsınız. Bu nasıl başarılır? Basit. Eleştiren doğru veya yanlış olsun, onunla aynı fikirde olmak için bir yol bulun.Bu noktada eleştiren kişi hiddetini kaybedecektir. Çünkü ona karşı savaşmıyorsunuz fakat uzlaşmak için bir yol buluyorsunuz. O kişinin çok çabuk cephanesi tükeniyor ve onu silahsızlandırmış oluyorsunuz. Ona hak vererek eleştiren kişi sakinleşmeye başlayacak ve iletişim kurmak için daha iyi bir duygusal tonda olacaktır. Haksız yere suçlandığınızda kendinizi savunmak için çok büyük, neredeyse karşı konulmaz bir eğiliminiz olduğunu fark edeceksiniz. Bu BÜYÜK bir hatadır! Bu eğilime izin verirseniz, karşınızdakinin atağının şiddetinin arttığını göreceksiniz. Her kendinizi savunduğunuzda o kişinin silahına mermi ekliyor olacaksınız!

3. Geri bildirim ve Müzakere
Eleştiren kişi empati yöntemini kullanarak dinlediğinizde ve onunla uzlaşmak için bir yol bularak onu silahsızlandırdığınızda, ona durumunuzu ve duygularınızı nazikçe ancak kendine güvenen bir tarzda açıklayacak ve gerçek farklılıkları müzakere ederek bir pozisyona gelmiş olacaksınız. Eğer eleştirinin yanlış olduğunu düşünüyorsanız bunu nasıl kırıcı/yıkıcı olmadan anlatabilirsiniz? Hemen söyleyeyim. Bakış açısının yanlış olabileceğini farkında olarak nesnel bir şekilde ifade edebilirsiniz. Çatışmayı kişilik ya da gururdan çok durum/olgu üzerine kurun. Eleştiren kişiye yıkıcı etiketler yapıştırmaktan kaçının. Unutmayın, hatası onu aptal, değersiz ya da yetersiz yapmaz.

Psikolojik Sağlığın İyi Olmasını İsteyenlere 11 Teknik

brain vector ile ilgili görsel sonucu
Bu duruma genellikle iş yaşamındaki sorunlarla günlük hayatın stresli ve hızlı temposunun sebep olduğunu belirten ve “Sağlıklı bir psikolojiye sahip olmak için öncelikle iş ve özel hayatın dengelenmesi gerekir” diyen Uzman Psikolog Uğurkan Ulutürk, ruh sağlığını korunmanın yollarını anlattı. Ulutürk, sağlam bir psikoloji için atılması gereken 11 adımı şöyle sıraladı:
1- Yaşam koşullarınızı, hareketlerinizi, konuşmanızı, kahve içmek veya yemek yeme gibi davranışlarınızı yavaşlatın. Yaşamı ve zamanı arkasından kovalamak yerine, yavaş hareket ederek şimdiki anın tadını çıkarın. Çünkü günü anlamlı kılan o günü yaşamanızdır.
2- Yeniliklere açık olun. Her yeniliğin beraberinde zorluklar ve kolaylıklar olabileceğini göz önünde bulundurun ve bunlara karşı hazırlıklı olun. Karşılaşacağınız zorluklarla başa çıkmak için daha önceki yıllarda buna benzer zorluklarla nasıl başa çıktığınıza odaklanın.
3- Daha önceki yıllarda kurduğunuz hayaller gerçekleşmediği için umudunuzu yitirmeyin. Hayal kurmaya ve istemeye devam edin; ancak kurulan her hayalin ardındaki hayal kırıklıklarına karşı hazırlıklı olun.
4- Mükemmeli yapmaktan ve mükemmel bir eş, baba, çalışan ya da öğrenci olmaktan çok; iyi eş, iyi anne, iyi çalışan veya sadece iyi bir öğrenci olmaya gayret edin. “Sadece iyi” olarak kendinize hata yapma hakkı tanıyabilirsiniz.
5- İstediğiniz her şeyin sizde gizli olduğunu unutmayın. Bu yüzden her şeyden önce kendinize zaman ayırın. Bol bol gülümseyin; kendinizi sevin; kendinizin farkında olun ve değerinizi. Böylece çevrenize daha çok zaman ayırabilir; içten gülümseyebilir ve çevrenizdekilere sizi daha çok sevme şansı verebilir ve onlara da değer verebilirsiniz.
6- Kendinizle temas kurun. Ne düşündüğünüze veya nasıl hissettiğiniz hakkında düşünün. Kendinizle düşünsel, duygusal, fiziksel ve mekansal temas kuramadıkça insanlara veya yaşama dokunmak sizin için zor olacaktır.
7- Dengeler üzerine kurulu olan evrene ve varoluşunuza saygı gösterin. Dengeli bir yaşam stresinizi azaltacaktır. Yemek, uyku ve yaşam düzenine dikkat edin. Her şeyin çoğu ve azı arasındaki dengeyi kendi ihtiyaçlarınıza göre ayarlayın.
8- Beklentilerinizi dengeleyin hatta azaltın. Yaşamdan beklentilerinizi, kendinizden beklentilerinizi ve çevrenizdekilerden beklentilerinizi tekrar gözden geçirin. Koşullara veya şartlara uygun olmayan beklentilerinizi değiştirin.
9- Küçük veya büyük başarılarınız karşısında kendinizi ödüllendirin (seyahat etmek, yeni hobiler edinmek gibi) Arada mutlaka bir soluk alın ve sosyal çevrenize zaman ayırın.
10- Yaşamı sadece bir şeylere sahip olmak için yaşamayın. Yaşam sizlere sunulan bir haktır ve bu hakkı sadece sahip olmak için yaşamak sizi mutsuzluğa götürecektir. Bu yüzden “sahip olmak” için değil “olmak” için yaşayın. Sadece “olmak istediğiniz kişi” olun.
11- Sevilmek için değil sadece sevme eyleminin verdiği mutluluğu hissetmek için sevin.


Vücudumuzun Çeşitli Bölgelerindeki Ağrıların Psikolojik Sebeplerini Gösteren 9 Muhteşem Çizim

Psycology Today dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, insan vücudundaki ağrıların sebepleri sadece fiziksel değildir bunun yanı sıra duygusal sebepleri de olabilir. Mesela stresin çeşitli ağrılara sebep olduğunu hepimiz biliriz. Fiziksel olarak sebebi ortaya koyulamayan bölgesel ağrıların sebebi psikolojik etkenler, travmalar olabilir. Bu çalışma hangi bölgesel ağrının sebebinin hangi duygusal problem olabileciğine dair bir teori.
Psikolog Dr. Susan Babel, insan vücudundaki bölgesel ağrıları, ilginç bir teoriyle ortaya koyuyor. Sadece fiziksel etkenlerin değil psikolojik etkenlerin de bölgesel ağrılara sebep olabileceğine inanıyorsanız bu tavsiyeler tam size göre diyebiliriz. İşte Susan Babel’in ilginç tasarımları…
1)







2)







3)







4)







5)







6)







7)







8)







9)







Kaynak: Birghtside