“Bir hastalığı tedavi ettiğinde, kazanabilir ya da kaybedebilirsin. Ama bir insanı tedavi ettiğinde, sana garanti veriyorum, sonuç ne olursa olsun kazanacaksın.”
Robin Williams’ın unutulmaz oyunculuğunu izlediğimiz bir filmdir. Patch Adam, biyografi tadındadır. Patch, intihar eğilimiyle girdiği akıl hastanesinde, doktorların ve hemşirelerin hastalarına olan olumsuz tavrı sonucu; hastaneden çıktığında ilk iş olarak kendisini bir tıp fakültesine yazdırır. Hümanizm felsefesiyle hastalarına şifa olur. Çünkü sevginin yenemeyeceği hastalık yoktur. Onun mizahi yönü, birçok hastasına tat verir. Film sayesinde, farklı bir doktor kişiliği ile tanışma fırsatı buluruz.
With Honors (1994)
Monty son sınıf öğrencisidir. Bitirme tezine hazırlanırken, elinde tek kopyası olan tezini çoğaltmaya çalışmak için kendini dışarıda bulur. Ayağı takılır ve tezi kütüphane binasının alt katına düşer. Tezini almak için aşağıya inen Monty orda yaşayan evsiz Simon ile karşılaşır. Tezi okuyan Simon, Monty’nin yazdıklarının çok gereksiz, hayatında ona hiçbir şey katmayacağını söyler. Monty ile bir anlaşma yapar. Kendisine kalacak bir yer ve yemek verecek olan Monty’ye her gün bunun karşılığında tezinden bir sayfa verecektir. Simon, hayata bakış açısı farklı bir insandır. Hem Monthy’nin arkadaşlarına, hem de kendisine çok şey katacak bir ev arkadaşlığı süreci yaşarlar.
Umudunu Kaybetme (2006)
“Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söyler.”
Umudunu Kaybetme, modern dünyanın bize anlattığı bireyselleşme, yabancılaşma ya da yalnızlık gibi hayatın anlamsızlığını anlatan konulardan sıyrılıp insan odaklı hayatta ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşanılsın umut kapısının hiç kapanmadığını gösteren bir dil ve anlatış sunuyor. Karşımızda, iflas etmiş ve eşi tarafından terk edilmiş bir baba figürü var. Oğluyla birlikte önlerine gelen her engeli aşarak, umudun pençesine dört elle sarılarak tutunuyorlar. Film, akılda kalıcı birçok derinlikli diyalog ve etkileyici sinematografisiyle ayrı bir yere sahiptir.
Forrest Gump (1994)
“Annem hep şöyle derdi: Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir. Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.”
Forrest Gump, 1994 yapımı bir Robert Zemeckis filmidir. Filmde hayatın zorluklarını aşmaya çalışan bir adamın hikayesini izleriz. Forest, üzerinden Amerikan kültürüne ve hayatına dair birçok askeri, kültürel ve siyasi olaylarıda yaşamış oluruz. Forrest, akıl bakımından biraz yoksul kişiliktir. Bu yapısı onun için bir engel oluşturmamıştır. Hayata ve başarıya korkusuzca atılımlarda bulunmuştur. Forest’ı bir gün Vietnam savaşına giden bir asker, başka bir zaman diliminde Beyaz Sarayda şeref madalyası almış biri olarak görürüz. Belki de hayatta yılmamanın kendine güvenli ve kararlı bir yol çizmenin örneğini sunar. Bunun yanı sıra dönemin popüler Amerikan şarkılarını da dinleriz. Kimi zaman Forrest’la birlikte eğlenir, kimi zaman hüzünleniriz ama hiç hayata olan umudumuzu ve arayışımızı kaybetmeyiz.
Neşeli Günler (1978)
Arzu Film yapıtları içerisinde, kuşkusuz ki yeri apayrı bir filmdir. Gerek başrollerinde Adile Naşit ve Münir Özkul’un olması gerekse mizahi senaryosu ile bir başyapıttır. Yıllar önce turşu suyu yapımı yüzünden ayrılmış iki çiftle karşılaşırız. Evlatlarının bir tesadüf sonucu tekrar karşılaşmasıyla ortaya mizahi bir ikinci bahar yaşama fikri çıkacaktır. Ve evlatlarının çabalarıyla bu tatlı-sert çift tekrar evlenecektir.
Evde Tek Başına (1990)
Kevin, ailesi tatile giderken yanlışlıkla evde unutulur. Bu sırada, kendini de büyük bir tehlikeylede karşı karşıya bulur. Evlerine, girmeye çalışan iki hırsızla, kurnaz zekasıyla baş etmek zorunda kalır.
Grease (1978)
Sinemanın klasikleri arasında yer alan müzikal gençlik filmidir. Konu merkezinde Amerika’daki lise öğrencilerinin hayatını alır. Bununla beraber, o dönemin Amerikan gençliğinin giyim tarzı, müzik dili ve arkadaşlık ilişkilerinde bir nostalji yapmış oluruz. Danny ve Sandy’nin aşk hikayesi ve müziksel atışmalarını izleriz.
Intouchables (2011)
“Seni duymadığım zaman çaresiz oluyorum..”
İnsanı içini ısıtan, umut verici bir filmdir. Hayat, insanlara hiç umulmayan hikayeler açar. Hiç bir araya gelmez dediğimiz insanları ortak bir kaderde buluşturur. Geçirdiği yamaç paraşütü kazası sonrası felç kalan İş adamı Philippe, onunla 7/24 ilgilenecek bir bakıcı arar. Evinde insanlardan izole bir hayat yaşarken hayatına Driss’in girmesiyle hayata ve en önemlisi kendine olan bakış açısı değişecektir.
Umut Işığım (2012)
İnsanlar plan ve program yaparken kader kıs kıs gülermiş. İşte bu filmdeki Pat Salitano karakteri için yazılmış bir söz olduğunu düşünüyorum. Salitano bir günde hayatına derin bunalımlar yansıtacak olaylar yaşayan ve bu olaylardan kurtulmaya çalışan bir tarih öğretmenidir. Eski karısına ve eski işine dönmek ister. Ama kader ona farklı bir yol sunmuştur. Bir yemek davetinde kendi gibi bunalımlı olan Tiffany ile tanışır. Ve bu karşılaşma Salitano için umut ışığı olur.
City Lights (1931)
City Lights, birçok Türk sineması filmlerininde ilham alıp uyarlandığı Charlie Chapline filmidir. Komedi ve duygusallığın kol kola gezdiği filmde, sokakta çiçek satan kör bir kızın, sokak serserisini zengin milyoner zannetmesiyle film hikayesi başlar. Charlie, sonrasında hayatını kurtaran bir milyonerden kız için yardım istemeye gider. Onu hayal kırıklığıyla dolu bir diyalog sahnesinde buluruz. Belkide zenginliğin yürekte olduğunu anlamamızı sağlayan bir filmdir.
kaynak: müthiş psikoloji