Günün Sözü

"Sen ey tanrılar alevi ey eliziyum kızı Biz mabedine gideriz mest olmuş halde senin Adetin ayırdığı şeyler hep sihrinde gizlenir Daima kardeş olur insanlar gölgende senin Medeniyet insanlığa güneş gibi nur saçar Bilgimizin ışıkları karanlıkta yol açar Bu yol bizi mutluluğun kucağına götürür Neş’e ile bağlı dostluk insanlığı yürütür Kardeş olun ey insanlar bunu ister tanrımız Bu dünyada her şey geçer en son sana dost kalır İnsanlığa doğruluğa göğsünü aç korkmadan Hür doğmuştur insanoğlu hür yaşamak hakkıdır"

19 Şubat 2016 Cuma

Eğer Hasta Olmak İstemiyorsan; Duygularını Anlat!.

Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrid, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar. Zamanla duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız.. Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel bir terapidir!
Eğer hasta olmak istemiyorsan, karar vermelisin!.
kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. kararsızlık endişeleri, sorunları ve catışmaları çoğaltır. İnsanlık tarihi kararlardan oluşur. Karar vermek, diğerlerinin kazanması icin vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanlarıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, olduğundan farklı yaşama!.
Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü birşey yoktur. Kaderleri ilâç, hastane ve acıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, kabullen!.
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar. Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, çözümler bul!.
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak icin kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat varolan en tatlı şeylerden birini üretir. Biz ne düşünüyorsak oyuz. Olumsuz düşünce hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, güven!.
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz , açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, hayatı üzgün yaşama!.
Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştir. İyi mizah bizi doktorun elinden korur. Mutluluk, sağlık ve terapidir.
İYİ OLMA SANATI
Dr. Dráuzio Varella.
Çeviren: Fatih Erten
(Alıntıdır.)

18 Şubat 2016 Perşembe

AYNADA SEN VARSIN!

Diğerlerine verdiğiniz tüm öğütlerin sonunda, gideceği tek bir yer vardır

Aynada gördüğünüz her şey hoşunuza gitmeyebilir, fakat aynaya bakıp kendinizle ilgili her şeyi kabul edene kadar, istediğiniz hiçbir değişikliği gerçekleştiremezsiniz…

Eğer birine bakıp“O öfkeli ve ben bundan hoşlanmıyorum” derseniz, bunun nedeni, kendi öfkenizden hoşlanmamanız olabilir mi?…
…Eğer birine bakıp,
“Korkak, keşke yapabilse” diyorsanız, bu, sizin başka şeyden korkmanızdan, ya da bir şeyi “Keşke yapsaydım” demenizden kaynaklanıyor olabilir mi?…
Diğer insanları suçlamanın bize faydası yoktur…
Başka insanların eylemleri ve bizim bu eylemlerle ilgili yargılarımız vardır…
Eğer dosdoğru yargıya bakabilirsek, kendimizle ilgili benzer yargılara ulaşırız…
Diğerleri hakkındaki acımasız eleştirileriniz, kendiniz hakkında kabul etmeniz gerekenlerdir.
Bunu yapabilir misiniz?

Diğerlerine verdiğiniz tüm öğütlerin sonunda, gideceği tek bir yer vardır; SİZ…

alıntı

15 Şubat 2016 Pazartesi

İSTEMEK VE İHTİYAÇ DUYMAK ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ


Olumlu ve olumsuz duygu arasındaki  farkın bazen anlaşılmadığı gibi, isteme ve ihtiyaç duyma arasındaki fark da anlaşılamayabilir. İkisinin arasında ince bir çizgi vardır. İstediğiniz bir şeye odaklandığınızda, bilinç altınız size olumlu duygular sunar. Oysa ihtiyacınız olan bir şeye odaklandığınızda, bilinçaltınız olumsuz duygular çıkarır. Çünkü üzerine koyduğunuz anlamlar farklıdır. Bu durum istediğinize değil, sadece ihtiyaç duyduğunuza odaklanmanızla ilgilidir. 

Eğer istediğiniz şeyin eksikliğine odaklanırsanız, bilinçaltınız düşüncenizi yoğunlaştırdığınız şeyin kendinize çektiğiniz şey olduğunu bilir. Bilinçaltınız, eksikliğe koyduğunuz anlamı ve aslında onu istemediğinizi bilir. Buna karşın ne istediğinizi de bilir ve olumlu- olumsuz duygular aktive ederek size aradaki farkı görebileceğiniz bir rehberlik sunar. Çözüme odaklanmak, kendinize mutlu hissetmenizi sağlar. Bir soruna odaklanmak ise sizi mutsuz eder. Bu aradaki fark belli belirsiz olsa da, çok önemlidir. Çünkü kendinizi iyi hissettiğinizde, deneyiminize istediğiniz şeyi çekersiniz. Mutsuz olduğunuzda ise istemediğiniz şeyler deneyiminize çekilir. 

Kaynak: 
Mustafa Kartal


BİR ŞAMANDAN SAĞLIKLI YAŞAM REÇETESİ



Kalbinizden Nefes Alıp Verin
Nefes alıp vermek, enerjiyi dönüştürmenin en basit yollarından bi…ridir. Bu alıştırmayı, gün boyunca yapabilirsiniz: Ellerinizi kalbinizin üstüne koyun ve nefes alıp verirken kalbinizin hareketini hissedin. Bu, sakinleştiricidir ve dünyaya sevgi, huzur ve uyum enerjisi yollar.
Aynaya Bakın
Mücadele gerektiren bir duruma tepki vermeden önce bir aynadaki yansımanıza bakarak duygu ayarı yapın. Hiç kimse kendini zehirli bir tarzda hareket ederken görmek istemez. Size aptalca gelebilir ama bu düşüncenin sizi durdurmasına izin vermeyin. Kendimizi fazla ciddiye almak, negatif düşüncenin nedenlerinden biridir.
İfade Edin; Yollamayın
Stres, daha sonra pişman olabileceğimiz tarzda davranmamıza yol açabilir. Sorunlu duygulara sahip olmak normaldir ve hislerinizi tanıyıp kabullenmek önemlidir. Yalnızca enerjiyi kendinize, başkalarına ve dünyaya bir “zehirli ok” gibi göndermemeye dikkat ediniz.
Sevdiğiniz Birinin Yüzünü Düşünün
Duygularınızın ardındaki enerji tüm canlılara yayılır. Duygularınızın ardındaki enerji tüm canlı varlıklara yayılır. Sizin için sorunlu olan duyguları tetikleyen biriyle karşılaştıysanız, sevdiğiniz birini düşünün ve size meydan okuyan kişinin siması yerine sevdiğiniz kişinin simasını koymaya çalışın. Örneğin, bir küçük yavru kedinin siması veya sevdiğiniz bir çiçeğin imgesi ile de çalışabilirsiniz.
Sözlerinize Dikkat Edin
Düşünceleriniz ve duygularınız gibi sözleriniz de içinde yaşadığımız dünyayı ve deneyimlerinizi değiştirme gücüne sahiptir. Bu, yüksek sesle başkalarına söylediğiniz sözler kadar sessizce kendinize söyledikleriniz için de geçerlidir.
Kendinize iyi bir insan olmadığınızı söylemekteyseniz bu gerçekliği tezahür ettirmeye başlarsınız. Zihninizi olumlu sözcüklerle doldurun ki hayatınız da olumlu yönde açılıp genişlesin. “Abrakadabra” kelimesi, Arami dilinde “Konuştuğum üzere yaratacağım” anlamına gelen “Abraq ad habra” cümlesidir. Çocukken, ne anlama geldiğini bilmeksizin, kim bilir ne kadar sık söylemişizdir bu cümleyi.
Başkalarında Tanrısallığı Görün
Istırap çektiğini algıladığınız kişilere acımayınız; bu, onları yalnızca daha da derin bir ıstıraba sevk eder. İnsanları kendi ilahi ışıkları ve kusursuzlukları içinde gördüğünüzde, zorluklarıyla başa çıkmak için ihtiyaçları olan kuvveti onlara vermeye yardımcı olursunuz. Algılamanın gerçekliğinizi yarattığını unutmayın.
Doğayla Bağlantı Kurun
Bizler doğanın birer parçasıyız. Stres durumunda olduğumuzda doğanın temel unsurlarından –toprak, hava, su ve ateş (güneşteki gibi)– beslenmemiz kesilir ve gerçekten hastalanabiliriz. Doğa, en büyük şifacıdır. Sık sık zaman yaratıp doğal dünya ile bağlantıya geçin.
Suyla İyileşin
Suyun yaşam gücü acılarınızı yıkayıp götürebilir ve en basit faaliyetlerin bile şifa verici bir etkisi vardır. Ellerinizi yıkarken, duş alırken veya yağmur altında ıslanırken negatif enerjinin sizden uzaklaştığını ve ışığa dönüştüğünü imgeleyin.
Kendinizi Işıkla Koruyun
Birinin size psişik açıdan saldırdığını veya enerjetik açıdan düşmanca davrandığını hissederseniz, etrafınızı saran koruyucu bir ışık imgeleyin. Bazıları bunu beyaz bir enerji alanı olarak düşünmektedir; ben ise şeffaf ve mavi bir yumurtanın içinde olmak şeklinde imgeliyorum. Size uygun rengi bulmaya çalışın. Bu sizi, size doğru yollanan zararlı enerjilerden koruyacaktır.
Sevgiyle Yanıt Verin
Başkalarından gelen negatif ve zehirli enerjilerin alıcısı olmanız gerekmez. Sevgiyle almak istemediğiniz enerjiyi geri çevirebilirsiniz. Sevgiyle yanıt vermek ise bir saldırı pozisyonu almanızı ve daha çok negatif enerji yaratmanızı önleyecektir. Şifa veren tek şey sevgidir.
Sandra İngerman
Çeviren: Yasemin Tokatlı.

İNİŞ ÇIKIŞLARI KABULLEN

Boy, Male, Man, Young, Sleepingİnsan yaşamdaki iniş çıkışlar karşısında daha kabullenici olmak zorunda. Bir ritim var: bazen uyum içinde olduğunu hissedeceksin, bazen uyum içinde olmadığını hissedeceksin; bu doğal. Gece ve gündüz, yaz ve kış gibi. İnsan her şeyin karanlık tarafını öğrenmek zorunda. Karanlık tarafı kabullenmezsen, gereksiz yere huzursuz olursun ve bu huzursuzluk işleri daha karmaşık bir hale getirir.
Güzel bir şey olduğunda, bunu kabul et, minnettarlık duy; olmadığında, bunu da kabul et ve bunun yalnızca bir dinlenme süreci olduğunu bilerek minnettarlık duymaya devam et. Bütün gün çalıştın ve gece uyuya kaldın. Çalışıp para kazanamıyorsun, bin tane işi aynı anda yapamıyorsun ve yapacak bir sürü iş var diye mutsuz olma. Bunun için endişelenme.
Endişelenen insanlar var. Ondan sonra uykuları kaçıyor, bunun onlara hiç bir faydası yok. Gece uykusunu alamayan bir insan, sabah kendisini bitkin hisseder. Bütün günü unutup, geceyi dinlenme zamanı olarak kabul ederek derin bir gevşeme yaşayan biri, ertesi sabah yeni gözlerle ve yeni bir varlıkla yeniden yaşamaya başlayacaktır. 
Her şeyin bir dinlenme süresi olduğunu her zaman hatırla. Dinlenme süresi eyleme ters bir şey değildir; dinlenme süresi enerji, canlılık ve yeni yaşam verir.


OSHO

13 Şubat 2016 Cumartesi

ZİHİNDEKİ SES

Bunun ilk farkındalığını, Londra Üniversitesi ‘indeki birinci yılımda yaşadım. Haftada iki kez sabah saat dokuz civarındaki metroya binerek üniversite kütüphanesine giderdim. Bir defasında otuzlu yaşlarının başlarında bir kadın karşıma oturdu. Onu daha önce birkaç kez aynı trende görmüştüm. Zaten görmemek de mümkün değildi. Tren dolu olmasına rağmen, kadının iki tarafındaki koltuklar boştu ve yüksek öfkeli bir sesle hiç durmadan kendi kendine konuşuyordu. Kendini düşüncelerine öylesine kaptırmıştı ki etrafındaki insanların farkında olmadığı belliydi. Başını hafif sola ve aşağı doğru eğmişti; sanki yanındaki boş koltukta oturan biriyle konuşuyor gibiydi. Tam olarak içeriğini hatırlamıyorum ama monolog şuna benzer bir şekilde devam ediyordu: “Ve bana dedik ki ben de ona yalancısın dedim, beni böyle bir şeyle nasıl suçlarsın... hep benden yararlandın, beni kullandın, ben sana güvendim, sen bana ihanet ettin..." Sesinde haksızlığa uğramış birinin öfkesi vardı ve sanki kendini savunmazsa aşağılandığını hissedecekti. Tren Tottenham Court Road İstasyonu'na yaklaşırken, kadın ayağa kalktı ve hala konuşmaya devam ederek kapıya doğru yürüdü.
Ben de aynı istasyonda inecektim; bu yüzden arkasında duruyordum. Merdivenlerden çıkıp caddeye ulaştığımızda, Bedford Meydanı'na doğru yürümeye başladı. Hala hayali sohbetine devam ediyordu ve karşısındakini-her kimse- suçlayıp duruyordu. Çok merak ettim ve benim de gittiği yönde yürüdüğü sürece izlemeye karar verdim. Hayali sohbetine kendisini fazlasıyla kaptırmış olmasına rağmen, nereye gittiğini biliyor gibiydi. Çok geçmeden,1930'lardan kalma senato Binası'nın önüne geldik; yani üniversitenin merkez yönetim ve kütüphane binasına. Çok şaşırmıştım. Aynı yere gidiyor olabilir miydik? Evet, kesinlikle oraya gidiyordu. Acaba öğretmen, öğrenci ofis elemanı ya da kütüphaneci filan mıydı? Belki de bir psikoloji araştırması üzerinde çalışıyordu? Cevabı bilmem mümkün değildi. Yirmi adım arkasından yürüyordum ve ben binaya girdiğimde, asansörlerden birinde gözden kaybolmuştu bile. Az önce tanık olduğum şey karşısında çok şaşırmıştım. Yirmi beş yaşında yetişkin bir birinci sınıf öğrencisi olarak, kendimi entelektüel biri olarak görüyordum ve insan varlığıyla ilgili tüm ikilemlerin cevaplarının zeka sayesinde, diğer bir deyişle, düşünerek buluna bilineceğine inanıyordum. Ama farkındalık olmadan düşünmenin insan varlığının en önemli ikilemi olduğunu henüz bilmiyordum.
Profesörlere, bütün cevapları bilen bilgeler, üniversite ise bilgi tapınağı gözüyle bakıyordum. Böylesine deli bir kişilik nasıl olurda bunun bir parçası olabilirdi ki? Kütüphaneye girmeden önce erkekler tuvaletine uğradığımda, hala onu düşünüyordum. Ellerimi yıkarken kendi kendime şöyle dedim; Umarım sonum onun gibi olmaz. Yanımda duran adam bana bir bakış attı ve o sözleri sadece düşünmediğimi, sesli olarak söylediğimi anladığımda afalladım. "Aman Tanrım, zaten onun gibiyim", diye düşündüm. Benim zihnim de kadınınki kadar kendi düşüncelerine dalmış değil miydi? Aramızda çok az fark vardı aslında. Onun düşünce sisteminin altında yatan temel duygu, öfke gibi görünüyordu. Benim durumumda ise daha ziyade endişeydi yüksek sesle düşünüyordu. Ben ise -çoğunlukla-zihnimden düşünüyordum. Eğer o deliyse, herkes deli demekti; ben dahil. Farklılıklar sadece derecelerdeydi. Bir an için, kendi zihnimden bir adım geri çekildim ve zihnime olduğu gibi, daha derin bir perspektiften baktım. O anda, düşünceden farkındalığa kısa bir geçiş yaptığımı hissettim. Hala erkekler tuvaletindeydim ama tek başımaydım ve aynada kendi yüzüme bakıyordum.
Zihnimden ayrıldığım o anda, yüksek sesle güldüm. Delice görünebilirdi ama aslında aklın gülüşüydü; Buda'nınki gibi dolu dolu bir gülüş. "Hayat zihnimin sandığı kadar ciddi bir şey değil" Sanki kahkaha bana böyle diyor gibiydi. Ama bu sadece anlık bir olaydı ve unutmam uzun sürmedi. Sonraki üç yılı endişeler ve depresyonla geçirecek, kendimi sadece zihnimle tanımlayacaktım. Farkındalık dönmeden önce, neredeyse intihar etmek üzereydim ve bu kez anlık bir şey değildi. Takıntılı düşüncelerden ve kendi yarattığım sahte "BEN “den kurtulmuştum.

 ECKHART TOLLE

BUDA’DAN YAŞAM FELSEFENİZİ DEĞİŞTİRECEK 20 HAYAT ÖĞRETİSİ

Budizm öğretisi, yaşam hakkında güzel dersler çıkarabileceğimiz bazı güçlü felsefeler ve bakış açıları barındırır.  Bugün sizlerle, birçoğu Buda’nın sözleri olan ve Budizm öğretisinin ana felsefesini oluşturan 20  ilginç ve öğretici bilgiyi paylaşacağız.
BUDA
İşte Buda’dan yaşama bakış açınızı değiştirebilecek güçteki 20 öğretici ders;
1. Sevgi her şeyin ilacıdır.
 “Nefretin açtığı yaralar nefretle tedavi edilemez. Ruhta açılan yaraları tedavi edebilecek tek güç sevgidir ve bu, yaşadığımız evrenin en temek kuralıdır.’’
2. Sizi siz yapan söyledikleriniz değil, uygulamaya geçirebildiklerinizdir.
“Birini sırf çok konuştuğu için bilge olarak tanımlayamazsınız. Kişinin bilgeliği ancak içindeki huzur, sevgi ve cesaretle ölçülebilir.’’
3. Sağlıklı yaşamın sırrı, anı yaşamakta gizlidir.
‘’Geçmişe takılıp kalma, geleceğin hayalini kurma. Zihnini yalnıca içinden bulunduğun ana odakla ve yaşa.’’
‘’Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmenin sırrı ne geçmişin yasını tutmakta, ne de gelecekle ilgili endişe duymakta. Sağlıklı olabilmenin sırrı bilgece ve farkında olarak anda yaşamakta.’’
4. İçine dönebilen herkes görünmeyeni görmeye başlar
“Sonsuz huzura giden yol göklere değil, yüreğe uzanır.’’
5. Kelimeler hem silah hem de merhemdir.
“Kelimeler bir insanı hem yaralayacak hem de iyileştirebilecek güce sahiptir. Hatta doğru ve ince olabilenleri, dünayayı bile değiştirebilir.’’

6. Akışına bırak, istediğin her şey sana gelir.
“Sürekli çevresinde dönüp durduğun şeyi en çabuk kaybedersin.’’
7. Kimse hayat yolunuzu sizin için yürümez
“Bizi kendimizden başka kimse kurtaramaz.. Hepimiz kendi yolumuzu kendimiz yürümek zorundayız.”
8. Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır.
“Binlerce mum, tek bir mumun ışığıyla yanabilir ve o mumun ömründen hiç bir şey götürmez. Mutluluk da mum ışığı gibi paylaşıldıkça çoğalır.’’
9. Çevrenizdekilere karşı yardımsever olun.
 “Zengin ya da fakir…Herkesin başa çıkmaya çalıştığı problemler var. Bazılarınınki çok, bazılarınınki az.’’
10. Sizeden inanmanız beklenen şeyleri sorgulayın.
“Herhangi bir şey yalnızca öyle duyduğunuz için öyle olmak zorunda değil. Duyduğunuz şeylere ne kadar çok kişi inanıyor olursa olsun koru koruna inanmayın. Dini kitaplarda yazdığı için, deneyimli insanlar söylediği için ya da gelenekleriniz bunu gerektirdiği için inanmayın. Gözlem ve analiz yapın. Düşündüğünüz şeyin sebeplerini araştırın ve olası sonuçlarıyla ilgili çıkarımlarda bulunun. Deneyimleyin ve kendi deneyimlerinizle öğrenin.’’
12. Cesur olun
“Var olmanın en büyük sırrı korkusuz olmaktır. Geleceğin size getireceklerinden korkmayın. Korkularınız yüzünden başkalarına bağımlı yaşamayın. Cesur olmak özgürlük kilidinin anahtarıdır. ‘’
13. Gerçekler bir şekilde gün yüzüne çıkacaktır.
“Hayatta asla gizlenemeyecek 3 şey vardır: Güneş, ay ve gerçekler.’’
14. Zihninizin kontrolünü sağlayamazsanız o sizi kontrol etmeye başlar.
“Sağlıklı olabilmek, gerçek mutluluğa ulaşabilmek ve huzuru bulabilmek için zihninizi kontrol edebilmelisiniz. Kontrol edemediğiniz bir zihin sizi kendi karanlığına çeker ve bilgeliğe ulaşmanızı engeller.’’
15. Şüphe ayrıştırır, güven birleştirir.
“Şüphe kadar zihni kemiren başka bir alıkanlık yoktur. Şüphe, insanları ayrıştırır. Arkadaşlıkların ve en büyük aşkların ölümüne sebep olan zehir, şüphedir. ‘’
16. Hayatınızdaki kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin.
“Hayatımız boyunca kendimizden daha çok seveceğimiz birilerini arar dururuz. Bu kişiyi çok uzaklarda ararız ancak bize kendimiz kadar yakındır. Hayatta en çok sevmeniz gereken ve sevginizi en çok hakeden kişi kendinizsiniz.’’
17. Herşeyi bilmek, bilgeliktir; kendini bilmek ise aydınlanma.
“Binlerce savaşı kazanmak için savaşmak yerine kendinizi fethetmeyi deneyin. Zafer, sizsiniz.’’
18. Maneviyat bir lüks değil, ihtiyaçtır.
“Tıpkı bir mumun ateş olmadan ışık veremeyeceği gibi, bir insanın da maneviyat taşımadan aydınlanabilmesi mümkün değildir.’’
19. Kıskanmak yerine takdir etmeyi öğrenin.
“Çevrenizdekilerin sahip olduğu iyi şeyleri kıskanmak yerine takdir edin ve daha iyilerine sahip olabilmek için çalışın.’’
20. Huzuru içinizde arayın.
“Huzur içinizdedir, dışarıda aramayın.’’
Buda’nın öğretileri kadar kapsamlı olmasa da, hepimizin yaşadığı deneyimler sonucunda hayatımızla ilgili oluşturduğu bazı değerler ve çıkardığı dersler var. Hayatın her aşamasında hayattan edindiğimiz genel çıkarımlara göz atmak için;
20′li yaşlarda öğrenilen hayat dersleri
30′lu yaşlardaki bireyler için hayata dair tavsiyeler
90’lıktan 45 hayat dersi
Sizin hayattan çıkardığınız en önemli ders hangisi? 

kaynak : uplifers

90’lıktan 45 hayat dersi

Regina Bett tarafından yazılmış ¨Hayattan öğrendiğim 45 ders¨ makalesi:
Makalenin yazarı Regina Bett, aslında 50 yaşında. Fakat makalesini beğenen birinin makalenin başlığını ¨90 yaşında birinden hayat dersleri¨ şeklinde değiştirmesi ve yaşlı bir kadın fotoğrafını eklemesiyle birlikte makale ün kazandı ve bizlere kadar ulaştı. Bakalım sizler bu öneriler hakkında neler düşüneceksiniz.
  1. Hayat adil değildir ama yine de iyidir.
  2. Şüphe ettiğinizde, karşınıza çıkan adımı küçük atın.
  3. Hayat çok kısa, tadını çıkarın.
  4. İşiniz hastalandığınızda sizinle ilgilenmeyecek. Arkadaşlarınız ve aileniz elinizi tutacak.
  5. İhtiyacınız olmayan şeyler almayın.
  6. Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsiniz. Kendinize karşı dürüst kalın.
  7. Biriyle beraber ağlayın. Yalnız ağlamaktan iyidir.
  8. Tanrı’ya sinirlenebiliriz zaman zaman. O bunu kaldırabilir.
  9. Anlamı olan şeyler için kendinizi saklayın.
  10. İş çikolataya gelince değişir, boşuna direnmeyin.
  11. Geçmişinizle barışın ki, şu anı bozmasın.
  12. Çocuklarınızın sizi ağlarken görmesi kabul edilebilir.
  13. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Onların serüveninin ne olduğunu bilmiyorsunuz.
  14. Eğer bir ilişki bir sır olarak kalmalıysa, içinde size de yer yoktur.
  15. Hayatta her şey aniden değişebilir.
  16. Derin nefes alın. Zihninizi açar.
  17. İşinize yaramayan eşyalarınızdan kurtulun.
  18. Sizi öldürmeyen her şey gerçekten de sizi daha güçlü kılar.
  19.  Mutlu olmak için hiçbir zaman geç değildir. Ama bu da size bağlıdır.
  20. Hayatta gerçekten sevdiğiniz şeyin peşinden giderken, ¨hayır¨ı cevaptan saymayın.
  21. Mumlarınızı yakın, güzel çarşaflarınızı serin, havalı iç çamaşırlarınızı giyin. Özel günleri beklemek için saklamayın. Bugün o özel gün.
  22. İyi hazırlanın ama sonra akışına bırakın.
  23. Eksantrik olun. Mor giymek için yaşlanmayı beklemeyin.
  24. En önemli cinsel organ beyindir.
  25. Mutluluğunuzdan sizden başka kimse sorumlu değildir.
  26. Başınıza gelen her kötü şeye üzülmeden önce kendinize şu soruyu sorun: ¨Bundan 5 yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?¨
  27. Her zaman yaşamayı seçin.
  28. Affedin ama unutmayın.
  29. İnsanların sizin hakkında ne düşündüğünü önemsemeyin.
  30. Zaman her şeyin ilacıdır. Zaman vermeyi bilin.
  31. Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecektir.
  32. Kendinizi çok ciddiye almayın. Kimse almayacaktır.
  33. Mucizelere inanın.
  34. Tanrı sizi Tanrı olduğu için seviyor, yaptıklarınızdan ötürü değil.
  35. Hayatı izlemeyin, katılımcı olun.
  36. Yaşlanmak erken ölmekten her türlü daha iyidir.
  37. Çocuklarınızın yalnızca bir çocukluğu olacak.
  38. Sonunda önemli olan sevginizdir.
  39. Her gün dışarı çıkın. Mucizeler sizi dışarıda bekliyor.
  40.  Eğer bütün sorunlarımızı toplayıp bir yere atsaydık, başkalarının sorunlarını gördüğümüzde ancak kendi sırtımızı sıvazlardık.
  41. Özenti vakit kaybından başka bir şey değildir. Sahip olduklarınızla mutlu olun.
  42. En iyisi henüz hayatınıza girmedi bile.
  43. Kendinizi nasıl hissederseniz hissedin, kalkın, giyinin ve çıkın.
  44. Verin.
  45. Hayat hediye paketiyle sunulmamış olsa da yine de bir armağandır.
kaynak :uplifers

30’lu yaşlardaki bireyler için hayata dair tavsiyeler

20li yaşlarının başındaki birçok hevesli genç kendine örnek aldığı tecrübeli yetişkinlere hep aynı soruyu sorar: “Okuldan yeni mezun oldum, bana gelecekle ilgili nasıl tavsiyeler verebilirsiniz?”
Hayata dair önemli dersleri ve yaşam becerileri sonsuza uzayan bir liste. 18 yaşındayken farklı, 25 yaşındayken farklı tavsiyeler duyuyoruz. Ama bu tavsiyelere yalnızca gençken ihtiyaç duymuyoruz. Gençlerin yanı sıra, yetişkinlik hayatını sürdüren ve orta yaşlara merdiven dayamış insanlar da benzer tavsiyeler talep edebiliyor. Tecrübenin sonu yok.
30 Yaş Üstündeki Kişilere Tavsiyeler
30 Yaş Üstündeki Kişilere Tavsiyeler
Bu yüzden bugün, 30 yaş üstü insanlar için faydalı olabilecek bazı yaşam becerilerini sıraladık.
İşte 30lu yaşlar için hayata dair tavsiyeler;
1. İçinde bulunduğunuz anda mümkün olabilen tüm pozitif enerjinizle var olun:Hayatınızda etki edemeyeceğiniz şeylerden korkmayın. Onlar için çok fazla efor da harcamayın. Hayatınız bu şeylere ayıracağınız vakit için fazla değerli. Enerjinizi pozitif bir şekilde etkileyebileceğiniz, daha somut olgulara saklayın.
2.Gereksiz stresten uzak durun: Sinirlenmek yerine eğlenmeyi, gücenmek yerine affediciliği yakınınızda tutun. Eğer biri size kaba davranıyorsa bu durum o insanın problemidir; sizin değil. Hayat aslında göründüğü kadar basittir ve karmaşıklaştırmaya gerek yoktur.
3.Hayattaki birçok sorunuzu ancak deneyimle cevaplayabilirsiniz: Yaşınız veya yaşanmışlıklarınız ne kadar fazla olursa olsun, yaşam sorularla doludur. Önemli olan bu soruların cevabı olacağını bilmek ve bunlara karşı gereken sabrı ve cesareti gösterebilmek. Çünkü yanıtları ancak yaşayarak bulabilirsiniz.
4.Kendinizle vakit geçirin: Bazen tek başına vakit geçirmek bir ihtiyaçtır. Bu, yalnız olmak değildir; sizin kendi başınıza hayattan zevk almanızdır. İlişkileriniz ya da işiniz gibi sizin için önemli olan dinamiklerde sağlıklı kalabilmek için enerji depolarsınız, hatalarınızı ve başarılarınızı yorumlarsınız.
5. Gerçek zenginlik parayla ölçülen bir olgu değildir: Yaşam sizi nereye götürürse götürsün, sizin nasıl daha iyi olabileceğinizi sizden daha iyi bildiğini düşünenlerle karşılaşırsınız. Bu kişiler sizden daha farklı mutluluk, güzellik ve başarı normlarına sahiptir. Bu insanlara kulak asmayın ve başka insanların normları yerine kendi zenginlik anlayışınızı yaşayın.
6. Elinizde olanların kıymetini bilin: Dürüstçe konuşmak gerekirse, insan hiçbir zaman hayatındaki insanların anlamını ve önemini, varlığı tehlikeye girmediği sürece tam olarak anlayamaz. Sevdiklerinizle yaşanılan her anın değerini o insana ulaşamadığınız zamanlar anlarsınız. Sevdiklerinizle birlikte keyif almak için elinizden geleni yapın.
7.Sevginizi kendinize saklamayın: Sevgiye yatırım yaptığınız yer hayatınıza yatırım yaptığınız yerdir. Limitler olmadan sevin. O kişi yarın hayatınızda olmayacakmış gibi sevin.
8. Çevrenizde güvenilir insanlar barındırın: Gerçek dostlarla sahte kişilikler hayatınızda bulunabilir. Fakat kiminle vakit geçireceğiniz sizin elinizdedir. Verdiği sözü çiğnemeyen güvenilir insanlarla birlikte olun. Gerçek güven taklit edilemez.
9. Kimin sizi gerçekten önemsediğine dikkat edin:  Gerçekten sizi önemseyen, önemli kişiler tarafından sevilmeye açık olun. Sevgi arayışındayken karşımızdakinin bizi gerçekten önemseyip önemsemediğini, hayatımızda sahip olduğu yere layık olup olmadığını her zaman göremeyebiliriz. Bu gerçek anlamda bir zaman kaybıdır ve zaman gerçekten önemlidir.
10. Konuşmaktan utanmayın: Aklınızdaki pozitif veya negatif hisleri, korkuyu, heyecanı güvenebileceğiniz insanlara anlatmaktan korkmayın. Anlatılabilen bir meselenin yönetilebilir olduğunu göreceksiniz.
11. Kıskançlığınızı kontrol altında tutun: Başka biri çok istediğiniz bir şeye sahip olduğunda, aklınıza onun için ne kadar efor sarf ettiğini getirin. Herkese yetecek kadar olduğunu, bunun için kıskanmaya gerek olmadığını hatırlayın. Eğer çabanızı devam ettirirseniz başka insanların sahip olduğu muhteşem şeyler sizin de başınıza gelecektir.
12. Tartışmalarınızda seçici olun: Barış ve huzur bazen haklı olmaktan iyidir. Sevdiğiniz insanlarla aranızda var olan sevgi ve anlayışın o an için tartışma sebebi olan yüzeysel durumdan çok daha derin ve değerli olduğunu unutmayın.
13.Birileri kaba davranıyorsa sizden nezaket bekliyor olabilir: Kabalık, onlar kaba olduklarının farkında olmasalar da bazı insanlar için bir yardım çığlığıdır. Böyle insanlara anlayış gösterin, yargılama yapmaktan kaçının. İnsanların öfke ve nefret gibi duyguları sevgi ve destek ile aşabildiğini unutmayın.
14. Yalan söyleyen insanları iyi tanıyın ve sizi etkilemelerine izin vermeyin: Pozitif bir yaşam yaşamak için güveninizi hak edenlere verin. Biri sizi bir kere kandırmışsa bu onun ayıbıdır. Fakat aynı insan tarafından ikinci kez kandırılırsanız bu sizin kendinize ayıbınız olur. Sürekli kandırılarak onların yalanlarını gerçeklik haline getirmeyin.
15. Size ihanet eden birinden nefret ederek kendinize ihanet etmeyin: İhanet iki şekilde işler: Hem ihanetten dolayı kötü hisseder, hem de o insana güvenerek kendinize ihanet ettiğinizi düşünürsünüz. İhanet mağduru olduğunuzu düşünüyorsanız içinizdeki tüm nefreti atın ve durumu akılcı bir şekilde değerlendirmeye alın. Böylece gerçekten büyük bir ihanetle mi yoksa affedilebilecek bir hatayla mı karşı karşıya olduğunuzu görebilirsiniz.
16. Mükemmellik arayışınızı dizginleyin: Mükemmellik arayışı sizi sadece mutsuzluğa yönlendirir, özellikle ilişkilerde ve insanlarda mükemmeli aramayın. Onları hatalı olduğu için aşağıda görmeyin. Hatta maskelemedikleri için onları takdir edin. Unutmayın ki istediğiniz şey aslında mükemmel insanlar değil; güvenebileceğiniz, yanlarında rahat olabileceğiniz, sevgi görebileceğiniz ve sevgi alabileceğiniz insanlardır.

kaynak: uplifers

20’li yaşlarda öğrenilen hayat dersleri

20'li Yaşlarda Öğrenilecek Şeyler
20’li Yaşlarda Öğrenilecek Şeyler
20’li yaşlar genelde hayatta en çok hatanın yapıldığı yaşlar olarak düşünülür. Bu süreçte, hatalardan dersler alınıp önündeki süreçte ve ileriki yaşlarda hayattaki duruşu olarak nitelendirilebilecek adımlar atılır. Bu yüzden 20’li yaşlar, hayatın geri kalanını belirleyici önemli özellikler taşır.
Uplifers okuyucularına sunduğumuz liste, Thoughtcatalog.com’un yazarlarından Ryan O’Connell’ın, 20’li yaşlarda öğrendiklerinin mizahi bir dille bir araya getirilmiş hali.
Bu listeden kim neler çıkarır bilinmez ama listedeki eksikleri tamamlayabiliriz. Yorumlarınızı bekliyoruz.
  1. Kötü kalpli biriyle çıkıp sonradan iyi kalpli birine dönüşmesini bekleyemezsiniz.  Bu kişiler,  karakterleri itibariyle sevimsiz olmaya adamışlardır kendilerini. Arada bir sevimli ve şefkatli olmaları, karşılarındakileri kandırmak üzere planlanmış hareketlerdir ve boşuna ümitlenmenize sebep olur. En iyisi en başından uzak durmaktır.
  2. Dedikodular gerçek: yaş ilerledikçe metabolizmanız yavaşlıyor. Eğer gençken beslendiğiniz şekilde beslenmeye devam ederseniz, bedeninizi kontrol altına alınamayacak bir kilo alma sürecine sokabilirsiniz. Sağlıklı ve düzenli beslenmeye 20’lerde başlamak şart!
  3. Eski arkadaşlarınızın çoğuyla ilişkiniz zayıflayacak. Bazılarıyla temasın kesilmesini normal karşılasanız da, bazılarının hayatınızdan çıkması mideye sert bir yumruk gibi gelebilir. 20’li yaşlarda arkadaşlıklar kaygan bir zeminde ilerler. Hem kişisel hem de profesyonel süreçlerde yaşanan değişimlerden ötürü arkadaşlıklar bu dönemde zor olabilir. Ama endişelenecek bir şey yok, hayatınızda olmasını istedikleriniz bir şekilde kalıyorlar.
  4. Sizden başarılı olan herkesi kıskanabilirsiniz. Bu normal. Ama yaşadığınız kıskançlığı verimli bir şekilde kullanmakta fayda var. Kendi alanınızda başarı kazanarak siz de başkalarının size gıpta ile bakmasını sağlayabilirsiniz.
  5. Aldığınız her kararı sorgulayacak ve hiç bir zaman doğru kararı verip vermediğinizden emin olamayacaksınız. Boşuna düşünmeyin.
  6. Hak etmeyen bir kaç kişiye kalbinizi vereceksiniz. Sonra bir gün kendinize gelip, geri isteyeceksiniz.
  7. Ailenizin yaşlandığını ve öldüğünü göreceksiniz. Bu konuda yapılabilecek hiç bir şey olmadığı için, fırsat oldukça ziyaret edip,  onlara nezaket ve ilgiyle yaklaşmaktan daha iyi bir önerimiz yok.
  8. Sizi bir hiçmişsiniz gibi hissettirecek bir patronunuz olacak. İlla “Şeytan Marka Giyer” filmindeki gibi olmasa da, içten içe size kendinizi kötü hissettirebilirler. Mümkün olduğunca izin vermeyin, ve unutmayın bir gün siz de o pozisyonda olacaksınız.
  9. Uyuşturucular eğlenceli olabilir ama hayatınızı olumsuz yönde etkilemeye ve pişmanlık kaynağı olmaya başladıysauzaklaşın.
  10. Yapmam dediğiniz şeyleri yapacak sonra da utanç duyacaksınız. Kendinizi olmamanız gereken durumlarda bulacaksınız. Ama yavaş yavaş bu durumlara girmemeyi öğreneceksiniz.
  11. Kendini sevmek zordur. Ama kendinden nefret etmek daha da zordur.
  12. Gün ışığında asla dokunmak istemeyeceğiniz birileriyle ilişkiye gireceksiniz. Korkmayın :)
  13. Özel biriyle o kadar yoğun duygular paylaşacaksınız ki, bu duyguları bir ömür boyu kaybetmemek için anısına sarılacaksınız.
  14. Toksik insanlar girecek hayatınıza. Sizden onlara güvenmenizi ve sevmenizi isteyecekler. Uzak durun.
  15. İlk aşkınızı her zaman hatırlayacaksınız ve o kişiye değer vereceksiniz. Bu normaldir, insansınız. Bir ilişki bitti diye hayatınızdan silip atmanız gerekmiyor. İlişki yaşadığınız her kişiyi bir sonraki ilişkiye taşıyacaksınız farkında olmadan.
  16. 20’li yaşların başında bir moda felaketi olabilirsiniz, sonlarına doğru tarzınız oturacaktır. Eğer 20’lerin sonunda hala birmoda faciasıysanız size söyleyecek bir şey yok.
  17. Birine karşı korkunç davranışlar sergileyeceksiniz. Genelde hep kendimize yapılan hataları ve kalp kırıklıklarını hatırlarız. Gerçek şu ki, biz de karşı tarafı üzebiliyoruz.
  18. Birini sevmek için kendinizi zorlamayın. Baştan kendiliğinden sevgi oluşmamışsa, sonradan da olmayacaktır.
  19. Sahip olduklarınız için ne kadar şanslı olduğunuzun farkında olun; bir mesajınıza cevap gelmedi diye ağlamayı bırakın.
  20. Uzun süre cinsel ilişkiden mahrum kalmayın. Asla! :)
Kaynak: Thoughtcatalog.com

12 Şubat 2016 Cuma

Neden Daima Doğruyu Söylemek Gerekir?

Hemen herkesin çocukluk yıllarına damgasını vurmuş karakterlerden biri hiç kuşkusuz yalan söyledikçe burnu uzayan tahta kukla Pinokyo’dur. Peki bu karakterin bu denli popüler olmasının gerçek nedenini hiç düşündünüz mü?
Çocuklara daima doğruyu söylemelerini öğütlemek için kurgulanmış bir öykünün kahramanı olan Pinokyo’dan, aslında hepimizin içinde bir parça var. Yani aslında herkes hayatı boyunca en az birkaç defa gerçekleri gizliyor ya da manipüle ediyor. Ne kadar dürüst olmaya gayret göstersek de bazen pembe yalanların bizi daha iyi bir noktaya getireceğine inanabiliyoruz. Ancak aslında gerçek pek de öyle değil. Çünkü daima doğruyu söylemek, sadece ahlaki açıdan değil, kişinin kendisiyle ve gerçeklerle yüzleşecek kadar güçlü olmasını sağladığı için kişisel gelişim anlamında da büyük önem taşır. İşte küçük manipülasyonlardan kaçarak daima doğruyu söylemek istemenize yardımcı olacak 5 sebep:
Hepimizin içinde biraz Pinokyoluk var


Hepimizin içinde biraz Pinokyo’luk olabilir.

Doğruyu söylemek çevrenizdeki insanların değişip gelişmesine imkan tanır
Çevrenizdeki insanların sizi rahatsız eden hal ve hareketlerini içinize atmak yerine doğrudan onlarla paylaşmanız, bu kişilerin kendilerine eleştirel bir gözle bakarak gelişmelerine imkan tanıyacaktır. Dilimizin en güzel atasözlerinden “Dost acı söyler” cümlesi tam da bunu anlatır. Bu noktada, insanları kırmadan ancak tüm açık yürekliliğinizle doğruları söylerseniz hem siz hem de karşınızdaki insan için bir kişisel gelişim yolculuğunun startını vermiş olursunuz.
Doğruyu söylemek vicdanen rahat olmanızı sağlar
Doğruyu söylemenin insana aşıladığı en güzel duygulardan biri de kuş gibi hafif ve huzurlu hissetmektir. Bu hafiflik duygusu, hayatta kendinizi saf ve güçlü hissetmenizi de beraberinde getirir. Temel değerlerinizi doğrular üzerine kurarsanız hem ikili ilişkilerinizde hem de kariyerinizde başarıyı yakalayabilir ve en önemlisi geceleri başınızı yastığa huzurla koyabilirsiniz.
Doğruyu söylemek “gerçek sevgi”yi çağırır
Gerçek sevgi ancak güvenle mümkündür. Ve elbette, karşılıklı olarak doğruların söylendiği bir ilişki güven açısından hiç sıkıntı yaşamaz. Böylece karşınızdaki insanı sürekli kontrol etmek ya da onun açığını aramak yerine, bu zamanı sevgilinizi sevmeye ve onunla daha kaliteli zamanlar geçirmeye harcayabilirsiniz. Aynı şey arkadaşlık ve ailevi ilişkiler için de geçerlidir. Siz karşı tarafa ne kadar dürüst olursanız, onlardan alacağınız yaklaşım da bu doğrultuda değişecektir.
Doğruyu söylemek insanların size saygı duymasını sağlar
Doğruyu söylemekten çekinmemek ve asla yalana başvurmamak, kişinin gerçeklerle yüzleşebildiğini kanıtlar ve kişiyi başkalarının gözünde güçlü kılar. Ayrıca karşınızdaki kişiye gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak ona değer verdiğinizi gösterir ve sağlam bir karakterin bir kanıtı gibidir.


Dürüstlük sağlam ilişkiler kurmanıza yardımcı olur
Dürüstlük sağlam ilişkiler kurmanıza yardımcı olur

Doğruyu söylemek insanlarla daha derin ilişkiler kurmanıza yardımcı olur
Koşullar ne olursa olsun daima doğruyu söylemek, ne kadar korkutucu ya da şok edici olursa olsun tüm duygularınızı tüm samimiyetinizle ifade etmenize olanak tanır. Bu samimiyeti hisseden arkadaşlarınız sizinle daha çok şey paylaşır ve ilişkiniz zamanla daha da derinleşir.

Kaynak:
Pickthebrain.com

Uyku pozisyonları sağlığımızı etkiliyor

Siz de yatakta sola doğru yatmayı sevenlerden misiniz? Eğer öyleyseniz, aslında farkında olmadan sağlığınız için düşündüğünüzden daha yararlı bir şey yapıyorsunuz.
Uyku pozisyonunuz vücudunuzun zararlı atıkları ne kadar iyi temizlediğinin belirleyicisi olurken, aynı zamanda geçmiş günlerdeki olayların izlerini nasıl silmesi gerektiğine de karar veriyor.
Uyku pozisyonları ve sağlık
Uyku pozisyonları çok sayıda bulunmaktadır: Yüzükoyun, sırtüstü, sağa, sola. Ve tüm bu pozisyonlar sağlığımızı etkilemektedir. Hatta uyku pozisyonlarının horlama, mide ekşimesi ve kırışıklık oluşumu üzerinde etkisi bile vardır.
Yan yatma
uyku pozisyonu


Sola doğru yatmanın vücudumuz için birçok faydası bulunuyor

İnsanların büyük çoğunluğu hep bir tarafa doğru yatmaktadırlar. Sola doğru yatmak yalnızca kalp sirkülasyonunu geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda beyindeki gereksiz bilgilerin kolayca silinmesine de yardımcı olur ve bu durumda Alzheimer hastalığına neden olan plağın gelişmesini engeller.
Sola doğru yatmak karaciğerin üzerindeki baskıyı da almakla beraber Gastroözofageal Reflü hastalığının semptomlarını da en aza indirir. Bütünsel tıp vücudumuzun sol tarafını dominant lenfatik taraf olarak belirliyor ve dominant lenfatik  vücudumuzda lenf boğumundan göğüs kanalına kadar bir filtre görevi görerek toksinlerin filtrelenmesini sağlıyor.
Sağa doğru yatmanın da tam ters etkileri bulunuyor. Lenf sistemininizin daha yavaş çalışmasına neden olan sağa yatma, bu sebepten dolayı toksinlerin daha az elemine olmasına ve lenf akışının vücutta zayıflamasına neden oluyor. Ağır çalışan lenf sistemi, toksinlerin gelişimine bağlı olarak kronik hastalıklara sebebiyet vermektedir.
Bir kere sol tarafa yatmaya başladığınızda vücudunuzun toksinleri imha etmede daha etkin olduğunun farkına varacaksınız. Sindirim sisteminiz daha yüksek kapasitede çalışabilecek ve bu sayede yemeklerden daha çok besin maddesini çıkarırken gereksiz toksik atıkları da kolaylıkla temizleyebilecek.
Sırtüstü yatma
Eğer sırtüstü yatmayı seviyorsanız, bu yatış şekli aslında sırtınız ve boynunuz için oldukça faydalı bir harekettir. Omurganız düz duracak, garip bir şekilde eğilip bükülmeyecektir. Elbette doğru şilteyi seçmek de omurganızı ve boynunuzu ertesi gün nasıl hissedeceğiniz konusunda önem taşımaktadır.
Sırtüstü yatmak aynı zamanda yüz kırışıklıklarının oluşumunu azaltmaktadır; çünkü bu pozisyonda yüzünüz yastıkta ezilmez. Fakat yine de; sırtüstü yatmak, uyku apnesi ve horlama gibi problemlere yol açmaktadır. Bu durum uyku kalitenizi etkilemektedir.
Yüzükoyun yatmak
Yüzükoyun yatmak, horlama ve uyku apnesini engeller; ancak bu pozisyon maalesef uyumanız için en kötü pozisyonlardan biridir. Bel ve boyun eğriliklerinin artmasına neden olup buna bağlı olarak zedelenme ve fıtık gibi problemlerin ortaya çıkmasına neden olurken, tüm gece boyunca tek bir yana dönük uyumak boynunuzun gerilmesine sebebiyet verir.
Sola doğru yatmanıza yardımcı olacak püf noktalar:
Yüzüstü, sırtüstü veya sağa doğru yatma alışkanlığını kırmak için yapacağınız egzersizler biraz zaman alsa da, vücudunuz bu duruma uyum sağlayacaktır. İşte sola doğru yatmak konusunda işinize yarayacak püf noktaları:
1. Sola doğru yatın ve arkanıza yastık koyun. Arkanıza koyacağınız yastıklar sağa doğru dönmenizi engellerken, bu yöntemle sola doğru uyuduğunuzdan emin olursunuz.
2. Yatağın sağ tarafında loş ışık olsun. İnsanlar bilinçsiz olarak uyurken ışıktan kaçmaya meyillidir ve bu sayede sağ tarafa dönmezsiniz.
3. Yatakta her zaman uyuduğunuz tarafı değiştirin.
Kaynak:
livelovefruit.com

HAYAT DANSÇIDIR VE SİZ DE DANSSINIZ

SİZ DÜŞÜNCELERİNİZ DEĞİLSİNİZ: SİZ DÜŞÜNCELERİNİZİN GERİSİNDEKİ MUTLAK BİLİNÇSİNİZ.

Düşünceler çoğu zaman negatif ve acı vericidir. Gelecekten beklentilerimiz vardır, gelecekten bazen korkarız. Şu anda bir şeylerden şikâyet ederiz. Geçmişte yaptıklarımız bizi rahatsız eder. Tüm bu düşünceler egomuz tarafından üretilir fakat gerçek kimliğimiz egomuz değildir. Egonun ürettiği düşünceleri objektif bir şekilde gözlemleyip o düşünceler girdabına kapılmama çabası bizi ruhani hürriyete götüren ilk adımdır.
·         Sadece şimdiki anın gerçekliği vardır.
·         Şimdiki ana direnmeyin sadece kabul edin.
·         Acılara bağımlı olmayın.
Gerçeği arama, sadece görüşlerine sıkı sıkıya tutunmaktan vazgeç. Bu ne demektir? Kendinizi zihinle tanımlamaktan vazgeçin demektir. Bunu yaptığınızda zihnin ötesinde kalan gerçek kimliğiniz zaten kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Ego biçimseldir, ilişkide bulunduğunuz kişilerle sizin aranızda şekilsel farklılıklar bulur ve eşit değilsinizdir der. Sadece varlık boyutundayken eşit olursunuz ve ancak kendi içinizdeki biçimi olmayan boyuta ulaştığınız zaman ilişkinizde gerçek sevgiden söz edebilirsiniz. İçinizdeki varlık bir diğerinin içindeki kendini tanır. Sevgi, kendinizi başka birinde görmektir. O zaman karşınızdaki kişinin "başkalığı" sadece insan boyutundaki bir yanılsama olarak kendini gösterir.
Egodan kurtulmak için gereken tek şey, onun farkında olmaktır, çünkü farkındalık ve ego bir arada olamaz. Farkındalık, şimdiki anın içinde gizli olan güçtür. Ancak şimdide var olabilirsiniz, geçmişte ya da yarında değil.
Ego, sahip olmayı Varlık ile birleştirme eğilimindedir. Sahibim, o zaman Varım. Ne kadar çok sahip isem o kadar çok Varım. Örneğin; benim yüzüğüm dediğinizde yüzüğünüzle Varlığınızı birleştiriyorsanız yüzüğünüzü bir şekilde kaybettiğinizde Varlığınız eksilmiş gibi hissedip üzülebilirsiniz. Siz yüzüğünüz değilsiniz. Eşyalara bağlanmaktan nasıl vazgeçebilirsiniz? Eşyalara bağlanmaktan vazgeçmek, ancak kendinizi onlarda aramayı bıraktığınız zaman mümkün olabilir, bu arada sadece eşyalara bağımlı olduğunuzu fark edin. Bunu fark etmek, kendinizi onunla tanımlamanın ötesine geçmeye başlamaktır. O zaman şunu hissedersiniz "Ben bağımlılığın farkında olan farkındalığın kendisiyim.". İşte bu bilinç değişimin başlangıcıdır.
Yaşam sanatını özetleyen, bütün başarıların ve mutluluğun sırrını veren sadece üç kelime var: Yaşamla Bir Olun. İnsanın yaşamla bir olması, şimdiyle bir olmasıdır. O zaman aslında hayatı yaşamadığınızı, hayatın sizin sayenizde yaşadığını görürsünüz. Hayat dansçıdır ve siz de danssınız.
Var olmanın Gücü
 ECKHART TOLLE