“Affedebilirim, fakat unutmam demek, affetmeyeceğim
demenin başka bir şeklidir.”
Henry W. Beecher
Nefreti aşmanın tek yolu var:
Affetmek.
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.
Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmek.
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.
Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani
koşullu affetme yoktur.
Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin
istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
Affetmek bir seçimdir.
Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık oluşturmayacaktır.
O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.
Fakat özgürleşmek için gereklidir.
Affetmek bir seçimdir.
Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık oluşturmayacaktır.
O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.
Fakat özgürleşmek için gereklidir.
Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı
bulduğu anlamına geleceğini sanır.
Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.
Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.
Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.
Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel
olarak unutmak zaten mümkün değildir.
“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.
İşte Bu yüzden AFFEDİN….
“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.
İşte Bu yüzden AFFEDİN….
Kim diyebilir ki, ben bu dünyada, kimseyi kırmadım ve
kırılmadım?
Birilerine kızıp, öfke duyup, darılıp, küstük belki de.
İçimizde bunca yoğun duygudan sonra, öfke, kin, intikam alma gibi olumsuz
duygular gelişti. İşte bütün bu olumsuz duygular bizi yaşadığımız anın zevkini
çıkartmaktan, mutlu bir yaşantı sürmekten, sözün kısası daha kaliteli bir yaşam
için ileriye doğru bir adım atmaya engel olurlar.
Affetmek olan biteni geride bırakmak, öfkeyi, yenip kin
beslemeğe son vermek demektir.
Haklı olduğunuz konuda hissettiğiniz hıncın, kızgınlığın,
cezalandırma arzularının yenilip, bunun üstüne zafer kazanarak, artık o kişiye
öfke duymamaktır. Bu bir erdemdir. Öfke bizim hayatı mutlu bir şekilde
yaşamaktan alı koyar.
Affetmek, bir hatayı, yapılmış bir hakareti ya da hareketi
ortadan kaldırmaz. Geçmişte yaşadığımız deneyimleri unutmamıza neden olmaz, bu
deneyimler ilerde bizim aynı hatalara düşmemize engel olan, acı ama güzel
derslerdir.
Affederek bizi üzen, öfkemizin dev dalgalar gibi büyümesine
sebep olan kişinin, davranışlarını onaylamak değildir. Yapılmış olanların kabul
edilebilir ya da önemsiz olduğu anlamını da içermez. Hele bir fedakârlık hiç
değildir. Eğer bizi üzen, inciten kişiye, bir maske takarak sanki bir şey
yokmuşçasına ya da tepkisiz kalarak davranıyorsak ve ilişkimizi devam
ettiriyorsak, bu gerçek anlamda bir af ediş olmadığı gibi, kişinin kendine olan
dürüstlüğüne de engel teşkil etmektedir.
Burada gerçek duygularımızı geçici bir süre için örtmüş
oluruz. Hayattan artık zevk almıyoruzdur çünkü sahte duygular
sergilemekteyizdir. Kızgınlığımız onun en zayıf anında ortaya çıkabilir ve öç
alabilmek için acımasız davranışlar sergileyebiliriz.
Birisini affetmek, bizi üzen kişinin borcunu iptal etmektir.
Eğer birini af etmeyi ret ediyorsak bu hala o kişiden bir beklentimiz olduğunu,
bir şeyler istediğimizi gösterir, bu bir öfkeden sonra almak istediğiniz bir
intikam dahi olsa, bizi sonsuza dek ona bağlı kılar. En iyisi, yapacak bir
şeyleri olmayan, buna gücü yetmeyen bu kişileri af etmektir.
Bu sizin asla gerçekleşmeyecek olan beklentilerinizi ortadan
kaldırarak içinizi yakan, çekmekte olduğunuz acının da sona ermesi anlamına
gelmektedir. Gerçek gücümüzü geri kazanmak, hatalarımızdan pay almaktır.
Ancak gerçekten güçlü insanlar af edebilir, bu cesurların
işidir. Sahte ya da suni bir af ediş ise korkakların, çıkarcıların işidir.
Sakladığımız kızgınlık duygusunun bir süre sonra engellenemeyerek ortaya
çıkmasına ve bunun sonucunda da bizim mutsuz, saldırgan biri olmamıza sonuçta
yalnızlığımıza neden olur.
Sizi üzen bu insanları bırakın gitsin. Sonsuza kadar
aklınızdan çıkartın, unutun. Bağışlayın ve onunla olan tüm bağlarınızı koparın,
onu serbest bırakarak, ne kadar özgür ve mutlu olduğunuzu görün. Şimdi o
pencereden yeniden bakın dışarısı ne kadar temiz ve berrak görünüyor, işte
artık tam manası ile özgürsünüz. Şimdi bu anın keyfini çıkarın ve zamanı doya,
doya yaşamaya başlayın.
“Bağışlayıcılık kadar kusursuz bir intikam yoktur.”
Josh Billings
Josh Billings
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder