Prof. Dr. Alan Wolf şöyle diyor: “Evren, hem madde hem de şuuru
tek bir alan halinde içeren dev bir hologramdır.” Bu makro bakış açısı,
aslında, her şeyin bir olduğunun farkına varmış olmaktır. Kuantum dünyasını
anlatan “What the Bleep Do We Know” (Ne Biliyoruz Ki) adlı belgeselde “Sen ve
Ben bir biçimde biriz” deniliyordu… Evrensel ilkelerin en önde gideni,
“Bütünlük ve Birlik İlkesi”dir. Bütün evren birbirinden bağımsız parçalardan
meydana geliyor gibi gözükse de, aslında Tek’tir ve Bütün’dür. Bir tek
noktasının içinde bütünün bilgisi vardır. Okyanusun bir noktasında oluşan bir
değişiklik anında bütüne yansır ve tersi.. Bir damla bile okyanusun bilgisini
ve gücünü içinde taşır. Halil Cibran şöyle der: “Hakikat Parçalanmaz”…
Einstein
evren konusunda şöyle demişti: “Evrenin en anlaşılmaz tarafı anlaşılabilir
olmasıdır” Stephen Hawking de bir makalesinde şöyle diyor: “büyük birleşik
kuram” mikro ile makroyu (en küçük parçayla tüm bütünü) birleştirir ve bu da
tüm evrendeki dengeyi anlaşılır kılar. Bugün anlamakta zorlandığımız
karadeliklerin esrarını, büyük patlamadan sonraki ilk bir kaç dakikayı
anlaşılabilir hale getirir. Kendi başına büyük alem olan insanın yaşamı
kendisinden büyük olan resmin içinde ise sadece küçük bir lekedir.”
Ne
var ki bütünün içinde küçücük kalan insan bir kum tanesinde tüm dünyanın ve bir
çiçekte tüm cennetin bilgisini görebilir, bunun için var olan işaretleri
görmesi yeterlidir, başta kendi içindeki alemi anlaması…
Jacob
Böhme de şöyle diyor: “Biz insanların Allah’ı işaret eden ortak bir kitabı var.
O herkesin içindedir ve o Allah’ın paha biçilmez ismidir. Onun harfleri aşkın
harfleridir. Kalbinizdeki ve ruhunuzdaki bu alfabeyi okuyun, başka bilgiye
ihtiyacınız kalmayacaktır. Bütün yazılar sizi bu kitaba yöneltir, çünkü bütün
bilgelik hazineleri orada yatmaktadır. Bu kitap içinizdeki merihtir.”
İnsanı
insan yapan işte bu içindeki evrendir ve içindekiyle dış evren arasında nasıl
bir bağ kurduğudur. İçindeki bu bilgi sayesinde hep arayış içindedir ve bu arayışında
kendine hakim olma, kendini bilme ve güvenme niteliğine sahiptir. Asırların
gizeminin bilginin her zaman yanık olan lambası olmadan çözülmeyeceğini bilen
“gerçek insan”, aydınlanmış aklı ve zekası ile güçlü duygularını da
birleştirecek ve hakikat yolunda ilerlemeye devam edecektir. İdrak sahibi
olduğu için kıyafte değil, onun altındaki sisteme bakacaktır…
*alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder