Aykut Oğut: Bir
gün benden daha zengin olacaksınız
2005’te Los Angeles’ta 50 metrekare bir
evde, kirasını nasıl ödeyeceğini düşünerek yaşıyordu. ‘Artık ZENginim’ adlı
yeni kitabını yazmaya başladığındaysa Hawaii’de dokuz ay süren bir tatildeydi.
‘Evrenden Torpilim Var’ ve ‘Aynalı Kitap’ın satış rekortmeni yazarı Aykut Oğut,
bu kez bolluk ve bereket kapılarını açmanın inceliklerini yazdı. Oğut'la
sohbetteyiz...
“Zenginleri
çok yanlış tanıyoruz. Size hemen bir-iki tane doğru olmayan ön yargıyı
aktarayım: “Zenginler istedikleri gibi para harcar. Zenginler toplumu sömürür.
Zenginler görgüsüz ve şımarık olur.” Bunların doğru olduğu durumlar yok mu?
Elbette var. Ama bu o kişiler, zengin oldukları için değil, karaktersiz
oldukları için ortaya çıkıyor. Para sizin karakterinizi asla bozamaz veya bozuk
karakterinizi düzeltemez. Yani olayın para dediğimiz kağıt parçasıyla birebir
bağlantısı yok. Zenginlik bir bilinçtir ve siz bu bilinci, zihniyeti
anladığınız zaman, paranın bunun sadece bir uzantısı olduğunu anlıyorsunuz.
Benim kitapta vermeye çalıştığım, para kazanmanın 20 yolu gibi bir şey değil.
Bu kitap zenginlik bilincini vermek üzere yazıldı.”
PARA
SİZİ DEĞİŞTİREMEZ
“Türk filmlerine, dizilere bir
bakın: Bütün kötü adamlar zengin, bütün şımarık kadınların zengin babası var,
muhteşem karakterli bütün kahramanlarse fakir. Ve her filmin sonunda zengin
olan rezil olur, büyük bir ders öğrenir, fakir olanın elini öper.
Evet, görgüsüz yüszüz, şımarık,
parasıyla hava atan, ne kendine ne de topluma faydası olan birçok insan var.
Paraları olduğu için değil, sadece parası olup da böyle olanlar bize hep örnek
olarak gösterildiği için parayı suçlayıp durduk.
Parası olmak o kadar kötü bir
şey halini aldı ki parası olan söylemeye korktu, parası olmayan, olmadığı için
utandı. Geçenlerde zenginleri kötü insanlar olarak gören bir öğrencime “Bana
bir iki örnek versene” dedim. Verdiği bütün örnek kişiler, neye uğradığını
şaşırmış, kendini kaybetmiş meşhurlardı. Şöhretle zenginliği lütfen ama lütfen
bir birine karıştırmayın. Her meşhur zengin değildir. Gerçek bir zengin onların
yaptıkları abuk sabuk davranışları asla yapmaz.
Değer vermediğiniz hiç bir şey
sizin olamaz. Bu istisnasız bir kuraldır. Paranın hayata nasıl güzellikler
katabildiğine odaklanın. Meşhurların değil, beğendiğiniz zengin insanların
listesini yapın. Sakın unutmayın; para sizi değiştiremez. Siz istediğiniz tarz bir
zengin olma hakkına sahipsiniz.”
İLK
KURAL: VAR OLANLA KEYİF AL
“2005 yılında garson olarak
yaşarken, para benim için bir amaçtı, hedefti. Bana hayatım ancak o elimde
olursa daha güzel olabilecek gibi geliyordu. Elimde olanların muhteşemliğine
odaklanmak yerine, elimde olmayanların yokluğuna üzülüp bozulup duruyordum.
Sonra paranın sadece bir araç olduğunu, esas amacın hayattan keyif alabilmek
olduğunu öğrendim. Elimde var olanla hayattan keyif almayı deneyimlemeye
başladım. Daha çoğunu elbette istedim ama önce var olanla keyif almayı
öğrendim. Meğer bunu yapmam yeterliymiş. Sonrasında binbir değişik
kaynak, para, iş fırsatları gelmeye başladı. Para elbette hâlâ çok değerli ama
amaç değil. Sadece bir araç. Bir arkadaşınızın evine yemeğe gittiğinizi düşünün.
Harika bir yemek hazırlamış, parmaklarınızı yemek üzeresiniz. ‘Ohh çok güzeldi
ya, çok teşekkür ederim. Bir tabak daha alabilir miyim’ dediğinizde,
arkadaşınız büyük bir zevkle size bir tabak daha verecektir. Ama siz yemeği
yerken, ‘Ayy bunun tuzu az olmuş, ay annemin yemekleri daha güzel oluyor, ay
sen bunun dibini de yakmışsın, kız bu nasıl çirkin tabak böyle’ diyerek
yerseniz, o akşam belki saygısından sizi evden kovmaz ama bir daha size
yemeğe davet etmeyeceğine emin olabilirsiniz. Evrenle ilişkimiz de aynı
şekilde. Siz parayı ve kazananları b*klarsanız, niye size para gelsin ki?”
“OHH
YAŞASIN" DİYENLER YAŞADI
“Hepimiz kendi çapımızda
zenginiz. Eğer bu yazıyı okurken çok sevdiğiniz bir arkadaşınız varsa, bir
aileniz varsa, başınızı sokabileceğiniz bir çatı varsa, biraz sonra ne
yiyeceğiniz sizin için ölüm kalım meselesi değilse, soğukta giyecek bir
tane bile kazağınız varsa ve siz bunları görüp ‘Ohh yaşasınnnn’
diyebiliyorsanız, ben size garanti ediyorum devamı gelecek ve bir gün benden
daha zengin olacaksınız. Ama siz bunlara bakıp ‘Ne var be, alt tarafı üç beş
parça bir şey işte’ diyorsanız, nankörsünüz demektir. Onlar da elinizden
gidecek hiç merak etmeyin.
Yukarıdaki örnekleri de
özellikle verdim. Çünkü bende hiçbiri yoktu. Çok ciddiyim.
Ailemi uzun zaman önce
kaybettim, bir dönem bir tek arkadaşım bile yoktu ve o zamanlar e-posta, Skype,
Facebook henüz icat edilmemişti. Yani istediğim zaman var olan arkadaşlarımla
bile haberleşemiyordum. Ev kiramı ödeyemediğim için sokakta kalmıştım, evde
kalan eşyalarıma da el konmuştu. Parkta buz gibi bir havada oturdum. Gökyüzüne
doğru baktım, korku, sıkıntı ama garip bir huzurla ve aynen şunları söylediğimi
hatırlıyorum: ‘Bu da bir gün değişecek. En azından parkta kalmama karışan yok.
Şehrin metro sisteminden gelen sıcak havayla da ısınabiliyorum. Şükürler olsun
acil bir sağlık sorunum da yok. Olsun, bu da ayrı bir deneyim. Hem bak bir gün
çocuklarına anlatacak manyak bir maceran oluyor fena mı?’
İşte size zengin olacak adam. O
zamandan belliymiş...”
O
TELEFONU ALMAYACAKTIN AMA BİR SOR NİYE?
“Okuyucularımızın şunu hep
akıllarında tutmasını isterim: ‘Taksit’ kavramı, alma gücü olmayan insanların
alabilmesini sağlamak amacıyla ortaya çıkmış bir kavramdır. Adı üstünde işte…
Alma gücünüz yok. Taksitle alışveriş size olmayan paranızı harcatır. Ayda 2 bin
lira kazanan insanların, taksitle 3 bin liralık telefonlar aldığını görüyorum.
Çılgınlık bu. Deli misiniz siz? Hayatta bolluk berekete, zenginliğe bu şekilde
ulaşamazsınız. Eğer birikimizde aldığınız malı - eğer isterseniz - bir defada
alabilecek gücünüz varsa, tamam. O zaman taksitle alın çünkü bir şey olsa bile
anında borcunuzu kapatacak durumdasınız demektir. Yıllar sonra gittim
hayallerimin arabasını aldım. Taksitle aldım ama bir defada arabanın tamamını ödeyebilecek
para zaten birikimlerimin içinde vardı. ‘Param cebimde dursun, başka yere
kullanır işletirim’ dediğim için taksitle aldım.”
VAR,
VAR, VAR!
“Zenginlik bir bolluk, bereket
bilincidir. Hayatı ‘Var var var var’ bilinciyle yaşamaktır. Özellikle
Türkiye’de insanlar ‘Yok yok yok yok’ bilinciyle yaşamaya çok alışmış. Evet,
belki istedikleri birçok şey şu an yok ama bir o kadar da olan şey var ve
kimsenin buna değer verdiği yok. Değer vermediğiniz bir şey elinizden giderse
hiç şaşırmayın.
Ben hayatımda büyük oranda var
olan şeylere odaklanmayı öğrendim. Ben var olanlara odaklandıkça, onlar
hayatımda gelişerek artmaya başladı. Evde su borusu patladı “Ne mutlu bana
gidip usta bulabilecek sağlığım var” dedim. Eşimle çıkmaya başladığımız ilk
aylarda, bir yere yemeğe gittiğimizde sadece bir omlet alacak paramız oluyordu.
Gelen omleti ikiye bölerdik. ‘Şükürler olsun bir omlet alabilecek paramız var’
dedik. İşte bu, bolluk bereket bilinci yani zenginliktir. Bunu lütfen ‘Aman
elinizdekiyle yetinin fazla istemeyin, ayıp günah’ gibi bir yere çekmeyin.
Elinizdekiyle mutlu olmayı bilin ve mutlaka daha fazlasını isteyin. Ama
fazlasını açlıktan, yokluktan istemeyin; toklukla, teşekkürle isteyin. Evrende
her şey sınırsız.
Var olana odaklanmak bir
yetenek değil, bir alışkanlıktır. Oturun elinizde olan her şeyin listesini
yapın. ‘Ayakkabılarım var’dan başlayın, ‘Tuvaletimde mis kokulu sabunlarım
var’dan ilerleyin, ‘Sağlığım var’a kadar gidin. Listenize baktığınızda ‘Ohh
yahu neler nelerim varmış’ diyorsanız, işte zenginlik bilincinin tadını aldınız
demektir. Listeye homurdanıyorsanız, hiçbir şekilde memnun olmuyorsanız...
Benim yapabileceğim bir şey kalmıyor.”
kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/aykut-ogut-bir-gun-benden-daha-zengin-olacaksiniz-40029112
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder